Japonya, coğrafi konumu gereği birçok doğal afetin pençesinde kalmış bir ülke olarak bilinir. Ancak son dönemde yaşanan depremler, adaların sakinlerini derinden etkileyen dramatik bir duruma yol açtı. Özellikle son bir yıl içinde meydana gelen sarsıntılar, küresel ölçekte gündem yaratırken, her biri ayrı bir felaketin habercisi oldu. Japon adalarında yaşanan bu deprem etkinlikleri, sadece bir doğa olayı olmanın ötesine geçerek, bölgedeki insanları ve onların yaşamlarını ciddi bir şekilde tehdit eder hale geldi. Sosyal medya üzerinden yayılan haberler, depremlerle ilgili olarak insanların ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı hissiyatını güçlendirdi. Daha önceki yıllara göre bu şiddetli sarsıntıların sürek haricinde yaşanması ise halkın kaçış planları yapmasına sebep oldu.
2022 yılının sonlarına doğru Japonya'da başlayan deprem aktivitesi, 2023 yılında zirveye ulaştı. Magnitüd 6'nın üzerinde meydana gelen depremler, özellikle Tokyo ve çevresinde oturan milyonlarca insanı tehlikeye soktu. Deprem bilimcilerine göre, bu bölgedeki volkanik ve tektonik hareketlilik, Japonya'nın doğal yapısının bir sonucu. Ancak son zamanlarda insanların yaşadığı kaygının artmasının sebebi, depremlerin sıklığı ve büyüklüğüydü. Geçtiğimiz yıllarda da Japonya'da sık sık depremler yaşanıyordu fakat bu yıl içindeki etkileyici sarsıntılar, halkı cesur önlemler almaya zorladı. İlk başta yerel otoriteler tarafından yapılan açıklamalar, deprem sonrası alınması gereken tedbirlere yönelirken, halk arasında hızla yayılan kaygılar, bazı kişiler arasında Japonya'dan kaçma fikrini doğurdu.
Depremlerin oluşturduğu panik ortamı, sosyal medyada #JaponyaKaçtıHashtagi'nin viral hale gelmesine neden oldu. İnsanlar, arkadaşları ve aileleriyle paylaştıkları endişelerini yorumlar eşliğinde dile getirirken, Japonya'da yaşamanın ne denli zor hale geldiğine dair paylaşımlarda bulundular. Bu durum, farklı ülkelerdeki Japonya vatandaşları için bir kaçış planı hazırlama sürecini tetikledi. Birçok insan, ülkeyi terk edip daha güvenli bölgelerde yaşamak için harekete geçti. Böylece, sadece birkaç haftada bir yılda yaşanan depremlerin yaratmış olduğu kaygı ve belirsizlik atmosferi, binlerce insanın kendi hayatlarına yeni bir yön vermeye karar vermesine neden oldu.
Özetle, Japonya'nın deprem tehdidi altındaki yaşamı, bölgedeki insanlar için her geçen gün zorlaşırken, sosyal medyanın etkisiyle bu durum yeni bir insan hareketliliği yarattı. Depremler ve onların doğurduğu kaygı, Japonya’yı terk etme düşüncesini hızlandırdı ve bu kaos, tüm dünyada dikkat çekici bir hale geldi. Rakamların korkunç boyutlara ulaşması ve insanların yaşadığı panik, geleceğe dair bir belirsizlik oluşturdu. Bu tarz sıkıntıların ne zaman sona ereceği, bölge halkı için bir muamma olmaya devam ederken, Japonya'da yaşayanlar için çıkış yolları aranıyor.