Son dönemde Türkiye'nin gündemine oturan yenidoğan çetesi davası, adaletin ne denli karmaşık olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. İzmir'de mayıs ayında gerçekleştirilen bir operasyonla, beş bebek kaçırılmış, beş kişi tutuklanmıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde, mahkeme tarafından 10 sanığın tahliye edilmesi, hem halk hem de uzmanlar arasında büyük bir tartışma başlattı. Tahliye kararının hemen ardından, savcılık bu karara itiraz etti. Peki, gelişmelerin arka planında neler var? Bu yazımızda davanın detaylarını, toplum üzerindeki etkilerini ve gelecekte olabilecek olası gelişmeleri ele alıyoruz.
Yenidoğan çetesi davası, ilk olarak 2022 yılında gündeme gelmişti. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen bebek kaçırma vakaları, devletin gözünü bu konuya çevirmesine neden oldu. Ailelerin çocukları, yurtdışında ya da yurt içinde satılmak üzere kaçırılmakta, bu durum ise toplumsal bir travmaya yol açmaktaydı. Gerekli araştırmaların yapılması ve düzenli operasyonlarla, 2023 yılında çetenin varlığı tespit edildi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, gerçekleştirdiği operasyonla, çetenin 10 üyesini gözaltına aldı. Sonunda, 5 kişi tutuklanırken, diğerleri serbest bırakıldı. Ancak devletin bu duruma karşı duruşu, toplumun büyük bir kesimini harekete geçirdi. Çetenin halk arasında yarattığı korku ve endişe, duyulan tepkilerin arka planında yatan ana nedenlerden biriydi.
Tahliye kararının verilmesi, kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Aileler, yaşanılan dehşet dolu süreçler düşünülünce, bu kararın adaletin tecellisi açısından sorgulanabilir olduğunu ifade ettiler. Bazı sivil toplum kuruluşları, bu tasarrufu “adaletsizlik” olarak nitelendirerek, devletin çocuk güvenliği konusundaki zaaflarını ortaya koyduğunu savundular. Hükümet yetkilileri ise bu kararı yargının bağımsızlığı açısından değerlendirdiklerini belirttiler. Bu iki kesim arasında giden tartışmalar, sosyal medyada da yankı buldu. İnsanlar, ‘çocuk güvenliğinin’ altını çizen paylaşımlarda bulunarak, tahliye kararının derhal geri alınmasını talep ettiler.
Elde edilen bilgilere göre, savcılık, tahliye kararına itiraz etmiş ve bu durumu mahkemeye aktarmıştır. Yargıtay Başkanlığı’nın bu konuda ne tür bir değerlendirme yapacağı ise merak konusu. Kamuoyunun bilinçlenmesi, bu tür davalarda halkın tutumunu daha da özelleştirmekte ve benzer olayların yaşanmaması adına yeni yasaların gündeme gelmesine neden olmaktadır. Özellikle bebek kaçırma olaylarının engellenmesi için devletin yeni önlemler alacağı, bu süreç içinde göz önünde bulundurulacaktır.
Sonuç olarak, yenidoğan çetesi davası, yalnızca bir dava olmanın ötesinde, toplumsal bir sorunu ve devlete güven bunalımını da gündeme getiren bir dizi olaydır. Her ne kadar tahliye kararı verildiyse de, süreç devam ediyor. Bu konuda gelişmeleri yakından takip edeceğiz.