Ukrayna’nın son yıllardaki siyasi gündeminde, ülkenin mevcut Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenski’nin aldığı kararlar ve izlediği politikalar sıkça tartışma konusunu oluşturuyor. Bu tartışmaların yeni bir boyutu, eski Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko’nun son açıklamalarıyla gündeme düştü. Poroshenko, Zelenski’nin yönetim şekli ve uygulamalarının Rusya’daki iktidar politikalarıyla ciddi bir örtüşme gösterdiğini iddia ediyor. Bu açıklama, Ukrayna politikasına dair derin bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Zelenski, 2019 yılında Cumhurbaşkanı olarak göreve geldiğinde, siyasi arenada yenilikçi ve halkla iç içe bir yaklaşım benimseyeceği taahhüdünde bulunmuştu. Ancak Poroshenko, zamanla Zelenski’nin uygulamalarında, kendisinin politikalarına benzer bir otoriter yaklaşım gördüğünü belirtiyor. Eski Cumhurbaşkanı’na göre, Zelenski’nin insan hakları, basın özgürlüğü ve siyasi muhalefete yönelik baskıları, Putin’in Rusya’daki yönetim anlayışına benzer bir çizgi izliyor.
Ukrayna’da son yıllarda medya özgürlüğü, muhalefet partilerine yönelik uygulamalar ve kamuoyunun kendi başkanı üzerindeki etkisi gibi konular oldukça eleştirilmekte. Poroshenko, bu uygulamaların, muhalefeti susturma ve kendi politikalarını meşrulaştırma çabası olarak değerlendiriyoruz. Söz konusu eleştiriler, Zelenski’nin güvenlik kaygıları ve savaş durumu gibi bahanelerle meşrulaştırıldığı durumlarda bile, uluslararası gözlemcilerin dikkatini çekiyor.
Ukrayna, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte daha önce hiç olmadığı kadar uluslararası ilgi ve dikkat çekiyor. Bu kritik dönemde Zelenski, hem ulusal birliğin sağlanması hem de uluslararası destek kazanılması adına büyük bir çaba harcıyor. Ancak bu süreçte bazı itirazlar ve eleştiriler de gündeme geliyor. Poroshenko’nun iddialarına göre, Zelenski’nin yönlendirmeleri, demokratik bir toplumda beklenen şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesinden uzaklaşmaya sebep oluyor.
Bu noktada, özellikle Avrupa ve ABD gibi batılı ülkelerin, Ukrayna’nın iç politikalarındaki otoriterleşme eğilimlerini nasıl değerlendireceği büyük bir merak konusu. Zelenski’nin politikalarının Rusya’daki yönetim biçimiyle örtüştüğü yönündeki eleştiriler, batılı müttefiklerin, Kıyiv’e yönelik desteklerini nasıl şekillendireceği konusunda da etkili olabilir. Çünkü uluslararası ilişkilerde sağlanan destek, yalnızca askeri teçhizatla sınırlı değil; aynı zamanda demokrasi ve insan hakları üzerindeki taahhütlere de dayanmaktadır.
Poroshenko’nun eleştirileri, muhalefet liderleri ve sosyal medyada geniş yankı bulurken, Zelenski cephesi de bu eleştirilere yanıt vermeye çalışıyor. Hükümet sözcüleri, eleştirilerin siyasi bir manipülasyon ve amacı itibarıyla koordineli bir şekilde yapıldığını savunuyor. Ne var ki, savaşın sürdüğü bir ortamda, demokratik değerlerin mutlaka korunması gerektiğinin altını çizen yorumlar, politik atmosferin daha da gerilmesine sebep olabiliyor.
Sonuç olarak, Ukrayna’da yaşanan bu kritik dönemde, Zelenski’nin politikaları ulusal ve uluslararası düzeyde birçok soruyu gündeme getiriyor. Poroshenko’nun açıklamaları, sadece bir eleştiri olarak değil, aynı zamanda ülkedeki siyasi iklimin ne denli kırılgan olduğunu da gözler önüne seriyor. Ukrayna’nın geleceği, demokratik ilkelerden sapmadan nasıl bir yönetim anlayışıyla şekillenecek; bu, önümüzdeki günlerin en büyük tartışma konularından biri olacağa benziyor.